Her yıl Ramazan ayında başlamasıyla birlikte, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde caddeleri, sokakları ve mahalleleri şenlendiren davulcular, bu yıl 6 yaşındaki Eymen ile daha da özel bir hale geldi. Türkiye’nin en küçük Ramazan davulcusu olarak tanınan Eymen, hem yaşıtlarına hem de yetişkinlere örnek olmayı başarıyor. Ailesi tarafından desteklenen minik davulcu, geleneksel kültürü yaşatma misyonuyla sokaklarda atılan her adımında müzikle coşuyor. Duygusal bir bağ ile bağlı olduğu bu meslek, Eymen için sadece bir eğlence değil, aynı zamanda Ramazan ayının ruhunu yaşatmanın bir yolu haline geldi.
Eymen’in müzikle tanışma hikayesi, çok küçük yaşlara dayanıyor. Daha 3 yaşındayken annesi ona bir oyuncak davul almış ve o günden beri Eymen’in kalbinde bir müzik sevgisi filizlenmiş. Her akşam, ailesinin yanında oturup, televizyon karşısında duyduğu her tür şarkıyı taklit eden Eymen, zamanla gerçek bir davul çalma isteği ile dolup taştı. Ailesi, onun bu isteğine sessiz kalmadı ve ona profesyonel bir davul ile destek verdiler. Ramazan ayında geleneksel olarak yapılan davulculuğa olan ilgisi ise, zamanla büyük bir tutkuya dönüştü. Her sabah ezanla uyandırarak mahalle sakinlerine Ramazan’ın geldiğini hatırlatmak Eymen’in en büyük mutluluğu oldu.
Türkiye’nin kültürel zenginliklerinden biri olarak kabul edilen Ramazan davulculuğu, kimi yerlerde kaybolma riskiyle karşı karşıya. Ancak, Eymen gibi gençlerin bu geleneği yaşatmak için gösterdikleri çaba, toplumsal bir farkındalık oluşturuyor. Eymen, her akşam mahalle gezisi yaparak insanlara neşeli melodiler eşliğinde davul çalıyor. Sadece küçük yaşına rağmen büyük bir samimiyetle yaptığı bu iş, çevresindeki herkes tarafından takdirle karşılanıyor. Her çaldığı nota ile Ramazan ruhunu yaymayı hedefleyen Eymen, geleneksel müziğin ve kültürel öğelerin önemini tüm yaş grubundaki insanlara hatırlatıyor.
Okulunda arkadaşlarıyla birlikte de bu gelenek hakkında sohbet eden minik davulcu, bu sayede hem eğleniyor hem de müzik sevgisini yayıyor. Öğretmenleri, onun bu sevgisini desteklemek için çeşitli etkinlikler düzenlerken, Eymen de insanların takdirini kazanmanın mutluluğunu yaşıyor. "Büyüdüğümde de devam etmek istiyorum. Ramazan gelirken davulumu alıp sokağa çıkmak her zaman beni mutlu ediyor," diyor Eymen, hayalleri arasında müzik yolculuğunu sürdürmeyi de ekleyerek.
Eymen’in hikayesi, sadece bir Ramazan geleneğini sürdürmekle kalmıyor; aynı zamanda genç nesillere kültürel miraslarını öğretmek ve sevdirme anlamında da önemli bir adım atıyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki diğer gençler de, Eymen’in tutkusundan ilham alarak bu gelenekleri yaşatmak ve geleceğe taşımak için harekete geçiyor. Gençlerin, kültürel değerleri koruma ve yaşatma anlamında üstlenebilecekleri bu roller, toplumumuzun zenginliğini ve çeşitliliğini daha da arttırarak ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, 6 yaşındaki Eymen, Ramazan ayının neşesini sadece müziğiyle değil, aynı zamanda azmiyle de yaymayı başarıyor. Onun gibi minikler, kültürel miraslarımızı yaşatma görevi ile birlikte, topluma olan katkılarıyla da göz dolduruyor. Eymen’in hikayesi, bize geleneklerimize sahip çıkmanın önemini bir kez daha hatırlatırken, aynı zamanda çocukların hayallerini gerçekleştirmelerinin önündeki engellerin de kaldırılmasının mutluluğunu getiriyor. Ramazan boyunca, her gece davul sesi ile yankılanan mahallelerde, Eymen’in sadece bir davulcu değil, aynı zamanda bir gelenek elçisi olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu özel minik davulcu sayesinde, Ramazan ayının coşkusu ve neşesi, her zamankinden daha parlak şekilde unutulmaz anılara dönüşüyor.