24 Eylül 2023 akşam saatlerinde Marmara Bölgesi, şiddetli bir depremle sarsıldı. Depremin merkez üssü, bölgenin çeşitli yerleşim yerlerinde hissedilen sarsıntılarla büyük bir panik ve endişeye yol açtı. İstanbul’dan Uşak’a kadar birçok ilde kaydedilen titremeler, vatandaşları korkuttu. Yetkililer, depremin büyüklüğüne dair detayları paylaştı ve halkı olası risklere karşı bilgilendirdi. Peki, bu deprem neleri değiştirecek? İşte tüm detaylar...
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından açıklanan verilere göre, depremin büyüklüğü 5.9 olarak kaydedildi. Merkez üssü olarak İzmit’in 35 kilometre doğusunda yer alan bir noktada gerçekleştiği bildirildi. Sarsıntının derinliği ise 11.3 kilometre olarak açıklandı. Bu durum, depremin yüzeyde daha fazla hissedilmesine neden oldu. Özellikle İstanbul gibi büyük metropollerde meydana gelen depremler, risk faktörleri nedeniyle daha fazla tedirginlik yaratıyor. Çeşitli ilçelerden gelen bilgilere göre, yapıların bu sarsıntıya gösterdiği dayanıklılık da merak konusu oldu.
İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Tekirdağ ve Uşak gibi iller, depremin etkilerini hissetti. İstanbul’un birçok yerinde insanlar panik içinde evlerinden dışarı fırlarken, bazı binalarda küçük hasarlar meydana geldi. Kocaeli ve Sakarya, depremin merkezine daha yakın konumlanmaları sebebiyle bu sarsıntıyı daha kuvvetli bir şekilde hisseden bölge oldu. Yerel yönetimler, hasar tespiti için ekiplerini seferber ederken, halkın güvenliği için alınacak tedbirlerin önemine vurgu yapıldı. Uşak gibi daha iç kesimlerde bile hissedilen sarsıntılar, Marmara’nın kentsel yapısının ve deprem güvenliğinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Uzmanlar, bu tür deprem faaliyetlerinin Marmara Bölgesi için rutin bir durum olduğunu, fakat halkın bu durum karşısında bilgilendirilmesi ve yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesinin kritik önem taşıdığını belirtiyor. İstanbul’da mevcut yapı stoğunun %70’inin, 1999 Gölcük Depremi öncesinde inşa edildiği ve bu binaların büyük çoğunluğunun depreme dayanıklı olmadığı biliniyor. Bu nedenle, olası bir sarsıntı durumunda yıkım riski taşıyan binaların tespit edilip güçlendirilmesi, yerel yönetimlerin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor.
Son yaşanan İstanbul merkezli deprem, toplumun deprem ve afet farkındalığının artırılması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Yerel yönetimler tarafından düzenlenen bilgilendirme seminerleri ve tatbikatlarla halkın, deprem esnasındaki hareket tarzı ve alınması gereken önlemler hakkında eğitim alması hedefleniyor. Uzmanlar, acil durum çantası oluşturulması, evde güvenli alanların belirlenmesi ve ailenin tahliye planının yapılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi için gerekli yatırım ve desteklerin sağlanması gerektiğinin altı çiziliyor.
Bölgedeki sivil toplum kuruluşları, vatandaşların bilinçlendirilmesi ve yardımlaşmayı artırmak amacıyla farkındalık kampanyaları düzenliyor. Tatbikatlar ve eğitimler, olası bir depremin getireceği sıkıntıların üstesinden gelinmesine yardımcı olacaktır. İstanbul’un binaları ve alt yapısının güçlendirilmesi adına yapılacak yatırımlarla, hem bu tip doğal afetlere karşı dayanıklılık artırılacak hem de toplumda bir güven ortamı oluşturulacaktır.
Sonuç olarak, Marmara Bölgesi'nde yaşanan bu depremin, bölge için bir uyarı niteliği taşıdığı ve depreme karşı toplumsal bilinçlenmenin artırılması gerektiği bir kez daha gözler önüne serildi. Gelecekteki olaylara karşı hazırlıklı olmak, her bir bireyin ve kurumun sorumluluğu olmalı. Yaşanan bu deprem, aynı zamanda güçlendirilmesi gereken yapıların ve alınması gereken önlemlerin aciliyetini hatırlatıyor. Depremlerin sadece doğa olayları değil, aynı zamanda insan hayatını doğrudan etkileyen gerçekler olduğunu unutmamak gerekiyor.