Kütahya, Türkiye'nin batısında yer alan tarihi bir şehir olarak bilinse de, son zamanlarda yaşanan bir olay bu şehri olağan yaşamından uzaklaştırdı. Şizofreni hastası bir bireyin, sıradan bir cadılar bayramı akşamında bir kadının gözlerini oyması, şehirde büyük bir şok etkisi yarattı. Olayın detayları, toplumun zihinsel sağlık konusundaki algısını sorgulatırken, birçok sorunun üstünü de örtmeye başladı. Peki, bu korkunç olay nasıl gerçekleşti ve toplumu ne gibi etkilere maruz bıraktı? İşte, Kütahya'daki meydana gelen bu trajik olayın detayları.
Olay, Kütahya'nın sakin bir mahallesinde meydana geldi. Cadılar Bayramı kutlamalarının yapıldığı bir akşamda, tanınan bir psikiyatri hastası olan ve daha önce tedavi geçmişi bulunan şahıs, mahallede yaşayan bir kadını hedef aldı. Olayın başlangıcı, kadının yalnız başına yürüyüşe çıkması ile oldu. Henüz üzerindeki kılık kıyafetle de dikkat çeken bu kişi, psikolojik rahatsızlığı nedeniyle çevresinde tehlike arz eden bir profil çizmiyor olsa da, o gece yaşananlar mutlaka sorgulanacak bir durumu ortaya koydu. Şizofreni hastalığı nedeniyle zaman zaman halüsinasyon görmesi bilinen saldırgan, aldığı tedavilerin yetersiz kalması sonucu intihar eğilimleri ve dışavurumlarında anormallikler göstermeye başlamıştı.
Tanıkların ifadelerine göre, olayın yaşandığı akşamda, saldırgan, aniden kadına saldırarak gözlerini oydu. Kadın, büyük bir panik içinde o sırada çevresindeki insanlardan yardım istemeye çalıştı, ancak olayın ne kadar hızlı geliştiğini görebilmek mümkün olamadı. Olay yerine gelen ilk müdahale ekipleri, kadının durumu gerçekten korkunçtu. Acil olarak hastaneye kaldırılmasına rağmen, fiziksel zararının yanı sıra yaşadığı psikolojik travmanın boyutları da oldukça fazlaydı.
Kütahya'da yaşanan bu olay, toplumsal zihinsel sağlık algısını yeniden gündeme taşıdı. Şizofreni gibi ciddi zihinsel rahatsızlıkların toplum üzerindeki etkileri, yapılan yalnızca tekil nedenselliğe indirgenemez. Uzmanlar, toplumsal damgalamanın yanı sıra, zihinsel sağlık hizmetlerinin aksaklıkları ve yetersizlikleri üzerine de vurgu yapıyor. Birçok psikiyatrist, bu gibi rahatsızlıkların tedavisinin sistematik bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini ve tedaviden mahrum kalan bireylerin, topluma karşı tehlike oluşturabileceğini belirtiyorlar.
Bununla birlikte, Kütahya'daki olay, kinaye ve toplumda yaratılan önyargıların merkezine yerleşirken; benzer sorunlar yaşayan bireylerin yaşadıkları sıkıntılar ve maruz kaldıkları damgalamalar hakkında toplumun dikkatini çekmiş oldu. Şizofreni hastalarının, tedavi süreçleri tamamlanamadığında veya tedavi edilmeyen bireyler olarak toplumda yer alması, hem psikolojik hem sosyal açıdan birçok olumsuz durumu da beraberinde getiriyor. Acaba bu tür olayların önüne geçmek için hangi adımlar atılmalı? Zihinsel sağlık alanında gereken önlemler ve toplumsal algı nasıl değiştirilebilir?
Kütahya’daki korkunç olay, zihinsel sağlık sorunlarının ne denli hassas bir konu olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Özellikle toplumun bu tür rahatsızlıklar konusunda birbirini anlaması ve bilinçlenmesi büyük önem taşıyor. Yıllardır ihmal edilen ruh sağlığı hizmetleri ve bu konuda düşük farkındalık oranları, benzer olayların yaşanma olasılığını artırıyor. Dolayısıyla, Kütahya'daki olay yalnızca bir kayıptan ibaret değil. Aynı zamanda, ruhsal rahatsızlıkların bedelinin ağır olduğunu anlamak adına bir uyarıcının da simgesidir.
Sonuç itibarıyla, Kütahya'daki bu korkunç olay, hem yerel halka hem de ülke genelindeki ruh sağlığı politikalarına bir çağrıda bulunuyor. Zihinsel hastalıklarla ilgili daha fazla farkındalık yaratılması ve tedavi süreçlerinin güçlendirilmesi gerektiği, tüm toplumun bir sorumluluğu olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gereken düzenlemelerin yapılması ve toplumsal bilincin artırılması, hepimizin görevi.