Son günlerde Türkiye’nin doğu bölgelerini etkileyen deprem aktiviteleri, özellikle Erzincan’da meydana gelen şiddetli deprem ile birlikte endişeleri artırdı. 4.9 büyüklüğündeki deprem, birçok vatandaşın evinde panik yaşamasına neden olurken, ünlü jeolog Naci Görür’ün konuya dair yaptığı açıklamalar dikkat çekti. Görür, depremin Erzincan’da yarattığı yıkımın yanı sıra, Türkiye’nin genelindeki sismik risklere dair önemli ipuçları sundu.
Erzincan, tarihi boyunca birçok büyük depreme tanıklık etmiş bir bölge. 1939 yılındaki büyük Erzincan depremi, 30.000’den fazla can kaybına yol açmış ve bölgenin demografik yapısını köklü bir şekilde değiştirmişti. Naci Görür, mevcut depremin bu tarihi yükle birleştiğinde daha ciddi sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyor. Jeolojik açıdan zengin bir yapıya sahip olan Erzincan ve çevresindeki fay hatları, yer altındaki enerji birikiminin patlaması için ideal bir zemin sağlıyor. Naci Görür, "Bu bölgedeki faylar çok aktif ve büyük depremler için tetikleyici niteliğe sahip. Dolayısıyla halkımızın bu konuda farkındalığını artırmak önemli." dedi.
Erzincan’daki depremin, geçmişte yaşanan büyük depremlere nazaran daha düşük bir büyüklükte olduğunu belirten Görür, "Ancak bu, gelecekteki olası riskleri görmezden gelemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Sisemi, frekansla düşündüğümüzde, küçük sarsıntılar daha büyükleri tetikleyebilir." ifadelerini kullandı. Ayrıca, bölgede meydana gelen bu tür sarsıntıların, 1939 ve 1992 yıllarında yaşanan büyük depremlerle ilişkilendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Naci Görür, depremlerle ilgili toplumsal ve bilimsel farkındalığın artırılması gerektiğine inandığını belirtti. "Her birey, deprem anında ne yapacağını bilmeli ve hazırlıklı olmalıdır. Bu bağlamda, okullarda ve topluluklarda deprem eğitimi verilmesi elzem." diyen Görür, ailelerin evlerini depreme dayanıklı hale getirmesi gerektiğini de vurguladı. Sağlam temeller üzerinde yükselen binalar, olası bir depremin etkilerini önemli ölçüde azaltabilir.
Hükümetin ve yerel yönetimlerin depreme dayanıklı yapılaşma konusunda atılması gereken adımlara dikkat çeken Görür, "Zorunlu deprem sigortası, tüm vatandaşlar için hayati bir önem taşıyor. Geçmişte yaşanan felaketler, toplumun bu konuda ne kadar hazırlıksız olduğunu gösterdi. Günümüzde ise teknolojik ilerlemeler sayesinde depreme dayanıklı yapılar inşa etmek mümkündür." şeklinde konuştu.
Bölge halkının sağlığı ve güvenliği için hızlı bir şekilde önlemler alması gerektiğine dikkat çeken Naci Görür, "Herkesin gereken tedbirleri alması ve birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bu konuda yalnızca devletin değil, bireylerin de sorumluluk alması lazım." ifadelerini kullandı. Sonuç olarak, Erzincan depremi, sadece o bölgedeki insanların değil, tüm Türkiye’nin depreme karşı olan hazırlığının gözden geçirilmesi gerektiğinin bir hatırlatıcısı oldu.
Son yıllarda Türkiye’de görülen depremler, toplumda deprem bilincinin artmasına neden olmuştur. Ancak bu bilinç, yalnızca kısa vadeli düşünülmemeli, günlük hayatın her alanına entegre edilmelidir. Bu bağlamda medya, eğitim kurumları ve yerel yönetimler büyük bir rol üstlenmektedir. Gazetecilerin, bilim insanlarının ve eğitimcilerin bir araya gelerek, deprem bilincinin artırılmasına yönelik projeler geliştirilmesi, toplum adına büyük bir kazanım olacaktır.
Yine, yapılan anketlerde halkın sadece %30 gibi bir kısmının deprem anında ne yapacağını bildiği ortaya çıkmıştır. Bu da gösteriyor ki, bilinçlendirme çalışmaları acilen yapılması gereken bir konudur. Naci Görür, "Önümüzdeki dönemde depreme hazırlık konusunda daha fazla adım atmamız gerekiyor. Hayat kurtaran bilgileri asla ertelememeliyiz." diyerek çağrıda bulundu. Eğitimsiz bir toplum, doğal afetlerle karşılaştığında en büyük tahribatı yaşar. Dolayısıyla, her bireyin bu konuda üzerine düşen sorumlulukları alması, toplumun genelinin güvenliği için elzemdir.
Son olarak, Naci Görür’ün açıklamaları, depremleri yalnızca doğal bir felaket olarak değil, aynı zamanda insanlık için bir öğrenme fırsatı olarak görmek gerektiğini vurguluyor. Olası tehditlere karşı hazırlıklı olmak ve bilinçli bireyler yetiştirmek, geleceğin Türkiye'si için en önemli adımlardan biridir. Erzincan depremi gibi olaylar, unutulmamalıdır ki, bir kez daha hatırlatıyor: Yaşadığımız coğrafya, her zaman için bir felakete hazır olmayı gerektirir. Bu gerçeği kabul ederek, yaşamımızı bu bilgiyle şekillendirmek, bizlerin elinde.