Ülkemizde yaşanan depremler, yapı güvenliği konusunun önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Son günlerde bir özel hastane ile ilgili ortaya atılan iddialar, bu konunun ne denli kritik olduğunu gözler önüne seriyor. Güvenli bir sağlık hizmeti sunmakla yükümlü olan bu hastanede, perde betonlarının kesildiği iddiası, hem hastane yönetimini hem de hastaları tedirgin ediyor. Depremlerin sıkça yaşandığı bir coğrafyada, böyle bir durum tabii ki kaygı verici. Peki, bu iddialar ne kadar gerçek? Sağlık Bakanlığı bu duruma nasıl bir müdahalede bulunacak? İşte tüm detaylar.
İddialara göre, bir süredir inşaatta yapılan bazı tadilatlar sırasında perde betonlarının kesilmesi gibi ciddi yapısal değişiklikler gerçekleştirilmiş. Perde betonları, yapıların deprem karşısındaki dayanıklılığını artırmak için son derece önemli birer yapısal elemandır. Bu tür kritik unsurların bilerek veya bilmeyerek kesilmesi, olası bir depremde hastanenin güvenliği açısından büyük riskler taşıyor. Uzmanlar, böyle bir durumun hem çalışanların hem de hastaların hayatını tehlikeye atabileceğini ifade ediyor. Deprem anında hastanede bulunacak olan hastalar, bu güvenlik açıklarından nasıl etkilenecek? Kamusal sağlık hizmeti sunan bir kurumda bu tür iddiaların yayılması, toplum sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz inşaat mühendisleri, perde betonlarının kesilmesinin yapı güvenliği açısından son derece sakıncalı olduğunu belirtiyor. Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer aldığı için depremler yaşamış bir ülke. Dolayısıyla, inşaat ve mimarlık alanında yapılan her türlü değişiklikte büyük titizlik gösterilmesi gerekiyor. Bu tür yapısal değişiklikler, alınan önlemlerin sorgulanmasına ve halkın güveninin sarsılmasına yol açıyor. Ayrıca hastane yönetiminden yapılan açıklama, iddiaları yetersiz bir şekilde yanıtlıyor. Sağlık Bakanlığı’nın da bu durumu incelemesi gerektiği vurgulanıyor. Zira, kamu sağlığı söz konusu olduğunda, denetimlerin ve kontrollerin zamanında ve gerektiği gibi yapılması zaruri bir hal alıyor.
Son olarak, halkın bu tür durumlarla ilgili bilgilendirilmesi ve şeffaf bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerektiği ifade ediliyor. Çünkü her ne kadar özel bir hastane olsa da, burada sunulan sağlık hizmetleri ve yaşanacak olumsuz bir durum, halk sağlığını doğrudan etkilemektedir. Özel hastaneler, devlet hastanelerine göre daha fazla bütçe ve enerji ayırabilecek durumdalar ama bu durum, güvenlik ve sağlık açısından yaratacakları riskleri göz ardı etmemelidir. Kamuoyunun bu konudaki duyarlılığı, gelecekte benzer olayların yaşanmaması açısından son derece kritik.
Bizler, bir sağlık hizmeti alırken, güvenli bir ortamda olmayı bekleriz. Bu nedenle, hem sağlık sektöründeki yetkililere hem de inşaat mühendislerine düşen önemli görevler bulunuyor. Yapı güvenliğinin artırılması, sadece yeni binalarla değil, var olan yapıların da güvenliği ile ilgili önlemler alınması ile mümkündür. Deprem mührünün önemini unutmamak ve sağlık kuruluşlarındaki güvenlik standartlarını yükseltmek, gelecekteki olası felaketlere karşı atılacak en önemli adımlardan birisidir. Özellikle özel hastanelerde bu güvenliğin sağlanması, hastaların ve sağlık çalışanlarının can güvenliğinin sağlanabilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir.