Aydos Ormanı, İstanbul’un en güzel doğal alanlarından biri olarak bilinirken, geçtiğimiz günlerde meydana gelen yangın, bölge halkını ve doğa severleri tedirgin etti. Ancak, yangın söndürme ekiplerinin aldığı hızlı önlemlerle birlikte, yangın kısa sürede kontrol altına alındı. Peki, Aydos Ormanı'ndaki bu yangın ne gibi sonuçlar doğurdu ve doğanın kurtulmasında hangi adımlar atıldı? İşte, detaylar.
Pazartesi günü, saat 14:00 civarında Aydos Ormanı’nın çeşitli noktalarında başlayan yangın, rüzgarın etkisiyle hızla yayıldı. Yangının çıkış sebebi tam olarak belirlenememiş olsa da, bölge halkı arasında yapılan spekülasyonlar, kıvılcım ya da çöplerin yanlış bir şekilde yakılması gibi insan kaynaklı sebepler üzerinde yoğunlaştı. Orman yangınları, sıcak havalar ve kuraklık dönemlerinde daha sık görülmeye başlıyor. Yangının çıkışından hemen sonra, bölgedeki itfaiye ekiplerine ve orman yangınlarına müdahale eden özel timlere haber verildi.
Yangın söndürme ekipleri, alevlerin yayılması için uygun zaman kaybetmeden bölgeye intikal etti. Hem karadan hem de havadan yapılan müdahaleler sonucunda, yangın yaklaşık iki saat içinde kontrol altına alındı. Yangının büyümesini önlemek için, çok sayıda ağaç ve bitki örtüsünün zarar gördüğü, fakat ciddi bir can kaybının yaşanmadığı bildirildi. Yangın söndürme operasyonları sırasında, bölgedeki pek çok vatandaş da destek sağlamak için kendi imkanlarıyla seferber oldu. Bu durum, yaşanan olayın toplumsal birlikteliği ve doğaya olan duyarlılığı artırdığını gösterdi.
Yangın sonrası yapılan ilk değerlendirmelere göre, Aydos Ormanı’nın hemen hemen %10’unun etkilenmiş olduğu, fakat zamanla bu alanın doğal sürecine döneceği tahmin edilmektedir. Aydos Ormanı’nın güzellikleri ve biyoçeşitliliği, bu tür felaketlere karşı daha dayanıklı hale getirilmesi için farkındalığın artırılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Orman yangınları sonrasında acil durum planlarının güncellenmesi ve yeterli eğitimlerin sağlanması konusunda da çağrılar yapıldı.
Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda, doğal alanların korunmasına yönelik uyarılar artış gösterdi. Gönüllü grupların organize olduğu etkinliklerle, ormanın yıpranan alanlarının rehabilitasyonuna dair projeler geliştirilmesi önerildi. Aydos Ormanı'nın yeniden hayat bulması için, sadece yetkililerin değil, tüm bireylerin üzerine düşen sorumluluklar olduğu unutulmamalıdır. Ormanlarımız, ekosistemimizin önemli parçaları olmakla birlikte, pek çok canlıya ev sahipliği yapmaktadır. Yangın sonrası yapılacak ağaçlandırma ve bakım çalışmaları, bu ekosistemin korunmasında hayati bir rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, Aydos Ormanı’nda yaşanan yangın, hem doğayı koruma konusunda alınması gereken tedbirleri bir kez daha hatırlattı hem de toplumda dayanışmanın ne denli önemli olduğunu gözler önüne serdi. Yangına müdahale eden tüm ekipleri ve destek veren vatandaşları bir kez daha kutlamak gerekiyor. Unutulmamalı ki, doğa sadece bizler için değil, gelecek nesiller için de korunması gereken bir hazine. Gelecek dönemlerde tekrarlanmaması adına, Aydos Ormanı başta olmak üzere tüm orman alanlarının korunması ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilir şekilde yönetilmesi için daha sıkı önlemler alınmalı. Doğamız bizlere emanet, ona sahip çıkmak ise hepimizin görevi.