Son yıllarda dünya genelinde siyasi gerginlikler, ekonomik belirsizlikler ve iklim değişikliği gibi faktörler, uluslararası ilişkileri daha da karmaşık hale getiriyor. 350'den fazla stratejist ve uzman, önümüzdeki 10 yıl içinde büyük ölçekli bir dünya savaşının çıkabileceği konusunda alarm veriyor. Bu endişe verici tahmin, küresel güvenlik durumunun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Peki, bu savaş olasılığının arkasındaki sebepler neler? Uzmanlar bu durumu nasıl analiz ediyor? İşte detaylar.
Birtakım faktörler, dünya çapında savaş olasılığını yükselten durumların başında geliyor. Özellikle, büyük güçler arasındaki rekabetin tekrar alevlenmesi, küresel güvenlik endişelerini arttırıyor. Geçmişte yaşanan soğuk savaş döneminin getirdiği stratejik dengeler, günümüzde de uluslararası ilişkilerde geçerliliğini koruyor. ABD ve Çin arasındaki rekabet, Rusya'nın askeri gücünü artırması ve Ortadoğu'daki kaotik durumlar, uluslararası arenada büyük bir belirsizlik yaratıyor. Ayrıca, insanların yaşadığı ekonomik sıkıntılar, ülkelerin içinde bulunduğu sosyal huzursuzluklar ve milli güvenlik kaygıları, savaş olasılığını tetikleyen diğer unsurlar arasında sayılabilir.
Uzmanlar, mevcut durumun önceden yaşanan savaşlarla benzerlikleri olduğuna dikkat çekiyor. 20. yüzyılın başında yaşanan savaşlar, büyük güçlerin hegemonya mücadelesi ile başlamıştı. Aynı eğilimlerin günümüzde de yaşandığı vurgulanırken, ülkelerin birbirlerine uyguladığı yaptırımlar ve gergin diplomatik ilişkiler, uluslararası barışı tehdit eden unsurlar olarak öne çıkıyor. Geçmişin derslerini öğrenerek geleceği garanti altına almak yerine, günümüzde ülkelerin birbirlerine daha fazla güvensizlik beslediği gözlemleniyor. Bu durum, bir savaşın patlak vermesi için uygun ortamın oluşmasına zemin hazırlıyor.
İklim değişikliği, su ve gıda kaynaklarındaki kıtlık gibi sorunlar da savaş olasılığını tetikleyen diğer unsurlar arasında. Uzmanlar, iklim krizi nedeniyle yaşanacak kitlesel göçlerin, uluslararası ilişkilerde daha fazla gerilime yol açabileceğini belirtiyor. İlk başta yerel ölçekte başlayan çatışmalar, zamanla küresel boyut kazanarak büyük savaşlara neden olabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, iklim kaynaklı sorunlar ve doğal afetler, sosyal huzursuzlukları artırarak iç savaşlara zemin hazırlayabilir.
Bu bağlamda, uzmanlar ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini göz önünde bulundurması gerektiğini vurguluyor. Ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi, sosyal adaletin sağlanması ve iklim politikalarının etkin bir şekilde uygulanması, potansiyel savaşları önlemek için kritik öneme sahip. Uluslararası ortaklaşa çabaların artırılması, diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi ve barış inşa etme çalışmalarının desteklenmesi, gelecekteki savaş senaryolarını önlemede hayati roller üstlenebilir.
Özetlemek gerekirse, 350'den fazla uzman tarafından dile getirilen bu endişe verici öngörüler, dünya çapında süregelen gerginliğin ve belirsizliğin ciddiyetini gösteriyor. Büyük güçler arasındaki rekabetten iklim değişikliğine, ekonomik belirsizliklerden sosyal adaletsizliklere, birçok faktör savaş olasılığını etkileyecek gibi görünüyor. Global barış adına atılacak adımlar, ancak uluslararası iş birliği ve güçlü diplomatik ilişkilerle mümkün olabilecektir. Ancak bu çözümler oluşturulmadığı takdirde, önümüzdeki 10 yıl içerisinde büyük bir savaş tehdidiyle karşılaşma olasılığımız her geçen gün artmaya devam edecektir.